25 Mart 2014 Salı

Tamamen el emeği ve organik olan sabunlarımızı özel günlerinizde ,mevlütlerinizde misafirlerinize sunmak için tercih edebilirsiniz .Sabunların içeriği tamamen doğal sabun malzemelerinden üretilmiş olup içerisinde herhangi bir katkı maddesi bulunmamaktadır . Evlerinizin her köşesinde severek kullanabileceğiniz sabunlarımızın hem görüntüsü hemde kokusu ile iyi bir hediye seçeneği sunabilirsiniz sevdiklerinize ...siparişlerinizi istenilen modellerde ve renklerde itina ile hazırlanır ....

14 Mart 2014 Cuma

https://www.facebook.com/miaadesing
https://www.facebook.com/miaadesing hepiniz sayfamıza davetlisiniz
siparişler için lütfen mesaj yazınız
teşekkür ederiz :)

Kokulu Taş





Sabunlarımız :)


















Banyo tuzları




Banyo Tuzu
Dünyanın her yerinde insanlar, doğal kaynak sularında vücutlarını tedavi etmektedirler. Peki, tuz banyoları nasıl oluyor da, bedenimize böylesine güçlü etkiler bırakıyor, bunu açıklayan herhangi bir ilim yok ama gerçek olan, içindeki maddelerin bize iyi geldiği…
Banyo tuzları bir tür kristal tuzdur. İri ve ince formları mevcuttur. Banyo tuzlarıyla kombine edilen bitkisel esansiyel yağlar etkiyi artırdığı gibi; muhteşem aromaları sayesinde koku terapisiyle sadece bedene değil ruha da enerji ve canlılık verir. Dermatoloğa gidenler bilir, en sık önerilen güzellik formüllerinden biri de banyo tuzu kullanımıdır.
Banyo tuzları vücudunuzdaki hassasiyeti azaltır. Bu tuzlar sert ve ağrılı kaslarınızı yumuşatır. Vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırır ve toksinlerden arındırır. Negatif enerjiyi alır.
En küçük yaşam birimi olan hücre fonksiyonlarını yerine getirebilmek için beslenir. Doğru bir denge onların sağlıklı olmasını sağlar. Mineral tuzlar, cilt tarafından emilerek onlara bu besini sağar.
Doğu Avrupa’da yıllardan beri popüler olan tuz odaları, artık Amerika’da da kendine yer buldu. Akneden sedefe kadar pek çok hastalığa iyi gelen tuz, anti bakteriyel özelliğe de sahiptir.

13 Mart 2014 Perşembe














https://www.facebook.com/miaadesing
Meyve sabunları
Parfüm kokulu sabunların yeni yeni hayatımıza girdiği düşünüldüğünde, meyve kokulu sabunların bundan en az üç yüz yıl önce ülkemizde kullanılmaya başlanması sabunlara tarihi bir işlev de yüklüyor. Görenlerin Plastik meyvelere benzettiği, ancak bilenlerin fark edebileceği meyve sabunları, tarihte hem temizlik hem de süs eşyası olarak kullanılırdı. Elma, Armut, üzüm, şeftali, kiraz, muz, kavun, çilek, kayısı, Limon şeklinde üretilen ve her birine has kokusuyla dikkat çeken meyve sabunları, 19. Yüzyılda Edirne'nin en önemli ticaret maddesiydi. Bitki ve otlardan elde edilen yağların burun, ciğer doğrudan ve deri tarafından vücuda alındığını kabul edersek bu sabunların süs olmaktan çıkıp, doğal ilaç işlevi üstlendiğini de görürüz. Meyve esanslı sabunlar, bugünkü Limon, şeftali ve elma kokulu sabun ve şampuanlara temel oluşturduğunu da söyleyebiliriz. Eskiden temizlik şimdi ise sadece süs aracı olarak kullanılan meyve sabunları, bildiğimiz yeşil sabunların eritilmesinden elde ediliyor.
Sıvı haline getirilen sabun, içine birkaç damla gül yağı konulduktan sonra soğuyana kadar bekletiliyor. Daha sonra sabun hamurunun yoğrulmasına geçiliyor. Hangi meyvenin kokusu verilmişse, Hamura onun şekli veriliyor. Son olarak da aslına uygun olarak boyanıp hazır hale geliyor. Üretilen sabunların hepsi piyasada satılmaz, büyük bir kısmı padişahın isteği üzerine İstanbul'a Topkapı Sarayı'na gönderilirdi. Mis kokulu meyve sabunları, aynı zamanda çok değerli bir süs eşyasıydı. Özellikle padişah kızları ve cariyeleri çeyizlerine, odalarına bu sabunları koyarlardı. Ayrıca padişahların yabancı devlet başkanlarına gönderdiği hediyeler arasına meyve sabunları da konulmasına özen gösterilirdi.
Osmanlı'da sabun
Sabun, Osmanlı Devleti'nde 'sabunhane' denilen ve şahıslara ait olan imalathanelerde geleneksel yöntemlerle üretiliyordu. Sabunun hammaddesi zeytinyağı ve içyağıydı. Ekonomik değeri olan ve tercih edilen sabunlar zeytinyağından imal edilenlerdi. Osmanlı İmparatorluğu'nda sabun üretimi yapılan yerlerin başında Zeytin yağının bol olduğu yerler olan Batı Anadolu ve Adalar, Şam, Halep ve Namlus geliyordu. O dönemde en fazla sabun üreten merkezler ise Midilli ve Girit Adaları, Ayvalık, Edremit, Kemer Edremit, İzmir, Kızılcatuzla, Yunda Acası ve Urla'ydı. Buralarda imal edilen sabunun büyük bir bölümü, saray, ordu ve İstanbul halkının ihtiyacını karşılamak üzere ‘Dersaadet tahsisatı' olarak ayrılırdı.
Osmanlı Devleti'nde en kaliteli ve en çok aranan sabunlar Girit Adası, özellikle de Kandiye'de yapılanlardı. Kandiye sabunları temizlik ve iyi pişmiş olmaları ile nam salmıştı. Bu özelliklerinden dolayı Midilli ve Edremit sabunlarının üzerine ‘Girit Sabunu' damgası vurularak taklit edilmiş ve bu durum Giritli sabuncuların şikayetine sebep oldu. Hanya, Kandiye, Resmo başta olmak üzere Girit'te elde edilen zeytinyağının önemli miktarı sabun üretiminde kullanılmaktaydı. 18. yüzyılın ilk yıllarında Girit'te sabunhane sayısı birkaç tane iken, yüzyıl ortalarına doğru on misliden fazla arttı ve adadaki sabunhanelerin adedi daha sonra 45′e ulaştı. Lübnan'daki Trablusşam kenti ve çevresi de zeytinyağının bolca bulunduğu ve sabun üretiminin de o nispette fazla olduğu bir bölgeydi.
Özellikle Nablus, Kudüs, Rakka ve Şam sabunculuğunun çok geliştiği ve sabun ihraç eden şehirlerdi. Buralarda sabunun geçmişi 14. yüzyılın ortalarına kadar gidiyordu. Anadolu'nun ve Mısır'ın sabun ihtiyacı da büyük ölçüde bu bölgelerden karşılanmaktaydı. Sabunu çok meşhur olan ve sabun ihraç eden Halep'te 19. yüzyıl sonlarında 12 sabunhane mevcuttu. Halep ve civarında imal edilen sabunlar yerel ihtiyacı karşılamaları dışında, Avrupalı ticaret şirketleri ve büyük tüccarlar tarafından Suriye dışına ihraç ediliyordu. Edirne ve Kudüs'te imal edilen ‘misk sabunu' ise Osmanlı sarayına, sultanlara ve devlet ricaline sunulan değerli hediyeler arasındaydı.